TEMA Vakfı, 2019 yılından itibaren sürdürdüğü maden ruhsatlarının dağılımını gösteren harita çalışmaları sonucunda 24 ilde yaklaşık 20 bin maden ruhsatının bulunduğunu ortaya koymuştu.
Ruhsatların; ormanlar, korunan alanlar, tarım ve mera alanları ve kültür varlıkları ile ilişkisini inceleyen çalışmaların sonuçlarına göre illerin ortalama ruhsatlılık oranının yüzde 63 olduğu görülmüştü. Bu durum karşısında TEMA Vakfı, hazırladığı politika belgesini kamuoyuyla paylaştı.
Belgeye göre Vakıf, Birleşmiş Milletler’in farklı alt kuruluşlarının önerdiği ve diğer bazı ülkelerde de olduğu gibi madenciliğe kapalı alanların kanunlarla belirlenmesi gerektiğini ifade etti.
Statü ve nitelik gözetmeksizin her yerde madenciliğe izin veren mevzuatın, doğal varlıklarımızı, gıda güvenliğimizi ve kültürel değerlerimizi korumaya yetmediğine dikkat çeken TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç‘ın açıklamadı:
“Madencilik çalışmalarına yönetmelikler ve ilke kararları ile kısıtlamalar getirilmeye çalışılsa da, kolayca değiştirilebilen bu düzenlemeler doğayı ve insan sağlığını güvencesiz ve korumasız bırakmaktadır. Birleşmiş Milletler Çevre Ajansı (UNEP) tarafından belirtildiği ve birçok ülke tarafından da uygulandığı gibi madenciliğe kapalı alanları kanunlarla belirleyip, belirlenen bu alanlarda arama faaliyetleri de dahil herhangi bir madencilik çalışmasına izin vermemek, doğal varlıkları, biyolojik zenginliği, yaban hayatını, tarım ve mera alanlarını, kıyıları ve içme suyu havzalarını madencilik faaliyetlerinden korumanın tek yoludur. Kanun korumazsa maden yaşatmaz”