Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin, Ermeni meselesinin politik bir konu haline getirildiğini belirterek, “Böyle bir olay üzerinden siyaset yapmayalım. Van‘da yaklaşık 300 bin insan öldürüldü. Bunların acıları henüz taze.” dedi.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki TTK tarafından Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) ev sahipliğinde düzenlenen “Van’da Katliam, Yıkım, İşgal: Tehcire Giden Yol” konulu sempozyuma katılmak için kente gelen Çetin, AA muhabirine, TTK’nin 91 yıldır Türk tarihinin her alanında bilimsel çalışmalar yaptığını anlattı.
Çetin, Osmanlı Devleti’nin zayıf olduğu dönemden faydalanarak isyan başlatan Ermeni çetelerinin Doğu Anadolu’yu işgal etme gayretindeki emperyalist devletlerle iş birliği içinde olduğunu söyledi.
Son zamanlarda 1915 olaylarının bilimsel bir mesele olmaktan çıkıp, siyasi mesele haline geldiğini anlatan Çetin, şunları kaydetti:
“Çok sayıda yayınımız var. İddialı bir şekilde karşı tezleri davet ettik. ‘Gelin bunu birlikte konuşalım, tarihçiler konuşsun.’ dedik. Bu konu üst düzeyde Cumhurbaşkanımız tarafından da dile getirildi. Arşivlerimiz açıldı. Ermeni konusu artık bilimsel bir konu olmaktan çıktı. Tamamen siyasetin konusu oldu. Böyle olunca da her yıl 24 Nisan’da acaba nasıl bir açıklama olacak, soykırım diyecek mi, yoksa başka bir şey mi diyecek. İlişkilerimiz iyi olduğu zaman daha yumuşak bir söylemle karşılaşıyoruz. İlişkiler gergin olduğu zaman sert bir söylem. Bu artık öyle bir konu değil.”
İnsanlık suçu işlendiğini böyle bir olay üzerinden siyaset yapılmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Çetin, “Van’da yaklaşık 300 bin insan öldürüldü. Bunların acıları henüz taze.” diye konuştu.
Çetin, Ermeni iddialarının her yıl gündeme taşınmasının suçluluk psikolojisinden kaynaklandığını dile getirerek, şöyle devam etti:
“Siz bunu kendi politik çıkarlarınıza alet etmeye çalışırsanız ve dünyayı sürekli bu konuda baskı altına almaya çalışırsınız, burada bir sıkıntı var demektir. Niye her sene bu gündeme geliyor acaba? İşte bu suçluluk psikolojisidir. Kriminal psikolojide bir konu var. Katil sürekli olay mahalline döner ve rahatlamak için de onun konuşulmasını ister. Türk Tarih Kurumu olarak Yunanlara da aynı şeyi söylüyoruz. Yakın tarihle ilgili onlara gerekli bilgilendirmeyi yapalım, unutmasınlar, kendi tarihlerini iyi öğrensinler. Başkalarına ithamda bulunurken kendi tarihlerine arada bir bakmaya fırsat bulsunlar diyoruz.”
“Yaşanılanlar unutulmamış”
Van’daki Zeve Şehitliği’nin Ermeni çetelerinin yaptığı katliamın izlerini taşıdığını aktaran Çetin, şunları anlattı:
“Soykırım iddiasında bulunanların Zeve Şehitliği’ni görmelerini öneririm. Yaşanılanlar unutulmamış. Mezar yerleri duruyor. Torunlar dedelerinden dinlemiş bu hikayeleri. Iğdır’da bir Kıbrıs gazimizle tesadüfen tanıştık. Bana bayağı sitemkar şeyler söyledi. ’10 yıl önce Türk Tarih Kurumuyla beraber kendi köyümde katliam yapılan mezarlığı ortaya çıkarttık. Oraya bir şehitlik yaptık ama yan köyümüzde de var. Onlara neden el atılmıyor? Onlarla ilgili neden bir çalışma yapılmıyor?’ diye bana hesap sordu. Bunlar unutulmuş şeyler değil.”
“Üstün ırk olduklarına inanıyorlar”
Ermeni meselesinin Türkiye’yi meşgul eden konulardan biri olduğunu dile getiren Çetin, sözlerini şöyle tamamladı:
“Arşivlerimiz herkese açık. Siz ne kadar anlatsanız, ne kadar bilimsel hakikatler tarafına çekseniz de siyasi niyetler var. Nazilerle ne işi var bu grubun? Önce bakıyorsunuz Bolşeviklerle sonra Nazilerle. Şöyle bir inançları var. Üstün ırk olduklarına inanıyorlar, kimseyi beğenmiyorlar. Aslına bakarsanız Hristiyanları da beğenmiyorlar. Kendi içlerinde de sorunları var. Türkiye’nin komşuluğu kıymetli. Biz dünyanın en merhametli ülkelerinden birisiyiz. Tarihte de bu böyle. Düşünebiliyor musunuz? Bir sürü suikast düzenliyorlar ve affediliyorlar. İstanbul olaylarında, Osmanlı Bankası baskınında vesaire affediliyorlar. Bizden yana problem yok. Zaten normal davranıyoruz. Türkiye bölgesinde söz sahibi bir ülke. Onların çıkarına olabilir. Biz şunu istiyoruz. Bunları sürekli gündeme getirmenin bir faydası yok. İnsan psikolojisine uygun değil. İnsanlığa bir katkı verebiliyorlarsa her zaman onlarla beraber çalışmaya hazırız.”