Diyarbakır’da dört yıl evvel şiddet uygulayan eşini demir çubukla başına vurup öldüren 7 çocuk annesi Emine Türk tutuksuz yargılandığı davada evvel tutuklandı, akabinde müebbet mahpusla cezalandırıldı. Yargıtay cinayetin haksız tahrik altında işlendiğini, bayanın gördüğü şiddete dayanamayıp duyduğu hüzün, öfke ve elem karşısında olayı gerçekleştirdiğine dikkat çekti.
Diyarbakır’da 25 yıllık evli 7 çocuk annesi Emine Türk (42), eşi Siracettin Türk’ün (45) şiddetine maruz kaldı.
Şiddetli geçimsizlik nedeniyle daima eşinden dayak yiyen bayan devayı kardeşinin konutuna sığınmakta buldu.
Siracettin Türk, bu meskene de gelerek eşine sinkaflı küfürler edip tekrar dövdü. Bayanın kardeşi eniştesini sakinleştirmeye çalışsa da başarılı olamadı.
Cinnet geçiren Emine, kocasının kendisine ve kardeşine ziyan vereceğini düşünerek banyodaki demir çubukla kocasının başına tekraren vurdu.
CİNAYETİ KİRLİ ÇAMAŞIR SEPETİ ÇÖZDÜ
Beyin travması geçiren adam bayılınca bayan ve kardeşi korkarak Siracettin’i hastaneye götürmek istedi.
Acil serviste polislerin kendilerini gözaltına alacağından korkan abla kardeş, Siracettin’i Devlet Hastanesine az bir uzaklık kala araçtan indirdi.
Bilinci açık Siracettin yaralı halde bir vatandaş tarafından hastaneye ulaştırıldı.
Polise verdiği birinci sözünde, “Yolda yürürken Mavi bir araç bana çarptı” dedi. Mide bulantısı yaşayan ve şuuru kapanan adam ağır bakımda tedavi altına alındı ve baş sinemaları çekildi. Künt beyin travması, kafatası çatlaması sonucu beyin kanaması geçiren adam hayatını kaybetti.
Polis, adamın “Bana otomobil çarptı” dediği güzergâhtaki kamera kayıtlarını inceledi ve dediği gün ve saatte hiçbir kaza yaşanmadığını belirleyince cinayet kuşkusuyla soruşturma genişletildi.
Olayın yaşandığı konutta arama yapan polis, banyodaki el ve yüz havlusunda, kirli çamaşır sepetindeki iç çamaşırlarda kan lekeleri tespit edildi.
Kan lekelerinin DNA incelemesinde Siracettin’e ilişkin olduğu belirlendi. İç çamaşırların abla kardeşin olduğu ve olay sonrası değiştirdikleri belirlendi.
“BİR ANLIK ÖFKEYLE VURDUM PİŞMANIM”
Cinayet ofis amirliğince gözaltına alınan Emine pişmanlık duyup cürmünü itiraf ederek, “Beni daima dövüyordu. Kardeşimin meskenine sığındım. Beni burada da buldu ve dövdü. Bir anlık cinnetle elime geçirdiğim demir çubukla başına tekraren vurdum. Ona, ‘Sen yıllarca beni bu türlü dövdün, acımadın. Bana da günah değil mi? Kaçıp buraya geldim, tekrar peşimi bırakmadın’ dedim. O da ‘haklısın’ dedi. Sonra hastaneye birlikte gidersek olayın açığa çıkacağını, tutuklandığım taktirde çocuklarımızın sahipsiz kalacağını söyledi. Onu hastaneye yakın bir yere bırakıp döndük. O da polislere kendisine otomobil çarptığı formunda tabir vereceğini bize söyledi. Kardeşi Zülküf eniştesini dövmediğini, bilakis demir çubuğu ablasının elinden almaya çalıştığını anlattı.
ÖNCE AĞIR MÜEBBET SONRA 15 YIL HAPİS
Abla kardeş savcılıkça evvel tutuksuz yargılanmak üzere özgür bırakıldı.
Ancak Ağır Ceza Mahkemesine dava açılınca tutuklanan bayan evvel ağırlaştırılmış müebbet, akabinde da 15 yıl mahpusla cezalandırıldı.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi ise bayana yönelik şiddete örnek olacak halde mahallî mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmediğinden kararın oy birliğiyle onanmasına karar verdi.
Yargıtay, sanık Emine’nin kocasının ölmeden evvelki sözleriyle uyumlu samimi itiraflarda bulunduğunu, çelişkiden uzak anlatımlarla öncelikle belgenin aydınlanmasına istikamet verdiğine dikkat çekti.
Yargıtay, bayanın şiddete maruz kalmanın yarattığı öfke ve hüznün elemi altında daima şiddet gördüğünü, bu durumun gerek müşterek çocukları, gerekse şahit anlatımlarıyla da sabit olduğu için cinayeti haksız tahrik altında işlediğine kanaat getirdi.
“ÖLDÜRME KASTI OLSA KARDEŞİNİN MESKENİNE SIĞINMAZDI”
Yargıtay, olayın başlangıcı ve devamında cinayetle noktalanmasındaki nedenin yeniden kocadan kaynaklandığını, bayanın gördüğü şiddete karşın cinayet kastıyla hareket etmeyip kendini koruyabilmek için kardeşinin meskenine sığındığını söz etti.
Maktul kocanın buraya da gelerek şiddeti sürdürmesi karşısında bayanın çaresiz kalıp kendisine yönelik haksız tahrik altında hareketini gerçekleştirmiş olması nedeniyle verilen kararda bir isabetsizlik görülmediğini, vicdani kanının tam olduğu ve kanıtların özleri değiştirilmeksizin incelenmiş olması nedeniyle oy birliğiyle onanmasına karar verdi.