ABD bile özeleştiri yapıyor… Sedat Ergin geri adım atmıyor

Hürriyet Gazetesi Yazarı Sedat Ergin bugünkü köşesinde Rusya-Ukrayna krizi üzerinden dönemin ABD Dışişleri Bakanı James Baker ile Sovyet Rusya’nın son devlet başkanı Mihail Gorbaçov arasındaki taahhütten bahsetti.

ABD’nin, Rusya-Ukrayna savaşından dolayı özeleştiri yaptığını belirten Sedat Ergin, “Putin’in Ukrayna’daki hareketini de işgal olarak görüyorum ve hiçbir mazeretinin olamayacağını düşünüyorum, Baker ne demiş olursa olsun Gorbaçov’a…” dedi.

Sedat Ergin’in yazısı şöyle:

“Buradan son otuz yıldır süren tartışmanın püf noktasına, yani NATO’nun genişleme hamlelerinin Gorbaçov’a ABD tarafından aksi yönde verilen bir taahhüde rağmen mi yapıldığı meselesine geliyoruz.

Tartışmanın merkezinde, 9 Şubat 1990 tarihinde, yani Berlin Duvarı’nın yıkılmasından üç ay kadar sonra Gorbaçov ile Baker arasında Moskova’da yapılan ve Batı ve Doğu Almanyaların birleşmesini de konu alan bir görüşmede geçen konuşmaların yorumuyla ilgili anlaşmazlık yer alıyor. Hatta bu, biraz “Dedin, hayır demedim” türünde bir anlaşmazlık…

Rus tarafının başından itibaren savunduğu, Putin’in de tekrarladığı tez şudur: Baker, bu görüşmede ABD adına Gorbaçov’a “Eğer iki Almanya’nın birleşmesine izin verilirse NATO’nun doğuya doğru bir inç bile genişlemeyeceği” yolunda güvence vermiş, ancak sonradan bu söz tutulmamıştır. (Bu ifadeyi bir inç yerine -bir santim- diye de çevirebiliriz.)

Baker ise Gorbaçov’a ifadelerinin bu şekilde kategorize edilemeyeceğini belirterek, kendisine güvence verdiğini ısrarla reddetmiştir.

Güvence tartışmasıyla ilgili sayısız haber, makale, akademik yayın, hatta kitaplar mevcuttur. Harvard Üniversitesi’nin uluslararası ilişkiler alanındaki ünlü ismi Prof. Steven Walt’un geçen ocak ayında Foreign Policy dergisinde yayımlanan bir makalesine bakarsanız, Baker bu güvenceyi pekâlâ vermiştir. Prof. Walt, Gorbaçov’un bu sözlü güvenceyi metne dökmeyerek, yani resmi bir belgeye dönüştürmeyerek “akılsızlık ettiği” görüşündedir.

Bir görüşe göre, Baker bu güvenceyi vermiş, ancak daha sonra Başkan Bush’u bu konuda ikna edememiştir.

Guardian’ın diplomatik editörü Patrick Wintour’un geçen ocak ayında çıkan “Rusya’nın NATO’nun ihanetine ilişkin inancı” başlıklı yazısı da çok ilginç. Yazıya göre, bu konuda “Bir İnç Bile…” başlıklı bir kitap yazan ödüllü tarihçi Prof. Mary Elise Sarotte, kurallar açısından bakıldığında ihanet suçlamasının doğru olmadığına kanaat getirmiştir. Ancak Sarotte’ye göre “psikolojik bir hakikat”ten söz edilebilir.

Baker’ın Gorbaçov’a bu güvenceyi verip vermediği sorusunun yanıtı bu aşamada galiba tarihin gri bir alanına düşüyor.

Baker, “Böyle bir güvence vermedim” diyor. Ama bugün 92 yaşında olan Baker’ın geçen salı günü çıkan makalesine bakarsanız, güvence bir tarafa, ABD olarak NATO genişlemesinde aceleci davrandıklarını kabul etmesi, neresinden bakarsanız bakın ciddi bir özeleştiridir.

Benim görüşümü soracak olursanız… Prensip olarak Amerikalıların ve Rusların kendi aralarında Doğu Avrupa’daki halklar üzerine onların gıyaplarında pazarlığa oturmalarını doğru bulmuyorum. Başkalarını tehdit etmedikleri, barışçı bir çizgiye bağlı oldukları sürece her ülkenin hangi ittifakta yer alacağına kendi özgür iradesiyle karar vermesi gerektiğini düşünüyorum.

Putin’in Ukrayna’daki hareketini de işgal olarak görüyorum ve hiçbir mazeretinin olamayacağını düşünüyorum, Baker ne demiş olursa olsun Gorbaçov’a…”

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir