CHP’nin üçüncü “Milletin Sesi” Mitingi, bugün Balıkesir’de düzenlendi.
Kuvâ-yi Ulusala Meydanı’nda halk hitap eden CHP başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gündemdeki gelişmelere değindi.
“Toplandığımız meydan sıradan bir meydan değil. Kuvâ-yi Ulusala Meydanı. Kuvâ-yi Milliyeciler var burada” diyen Kılıçdaroğlu, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Vatanımıza ve bayrağımıza canımız feda”
İki kırmızı çizgimiz var. Vatanımız ve bayrağımız. Vatanımıza ve bayrağımıza canımız feda. Kimliği, inancı ne olursa olsun vatanına ve bayrağına bağlı herkesin kucaklaşması lazım. Vatanına ve bayrağına bağlı herkesin başımızın üstünde yeri var.
“Bize inanın, bize inancın, bizimle yürüyün”
Beş cente muhtaç bir Türkiye gerçeği var bugün. Türkiye kanla gözyaşıyla kuruldu. Bu nitekim yola çıkmamız lazım. Bu ülkenin bir prestiji, bir saygınlığı var. Bütün mazlum milletlere örnek olma konumu var. Devletin dini adaletse adaleti yine getirmek zorundayız. Hangi görüşten olursa olsun herkes hak, hukuk, adalet diyor. Bir kere daha söylüyorum bize inanın, bize inancın, bizimle yürüyün. Hak, hukuk, adalet için bizimle yürüyün.
“Feriştahınız bile gelse geri adım atmam”
Baskı kuruyorlar, tazminat davaları açıyorlar, sanıyorlar ki Kılıdaroğlu geri adım atacak. Sizin feriştahınız bile gelse geri adım atmam! Ben millet için çalışıyorum, kendim için değil. Bu ülkede bir çocuk gece yatağa aç giriyorsa o gece rahat uyumam. Bunun hengamesini veriyorum. Üniversite mezunları işsizse, senin çocukların dört yerden maaş alıyorsa ben bunun hesabını sormak zorundayım. Sanıyorlar ki Türkiye’de istedikleri üzere at koşturabiliyorlar. Türkiye’nin tarihini bilmiyorlar. Bizim iktidarımızda bize mal varlığımızı açıkla dediğinde incelemezsen namertsin diyeceğiz. Meseleleri çözeceğiz. İktidar olduğumuzda birinci bir hafta içinde çiftçilerin ister bankalardan ister tarım kredi kooperatiflerindeki kredilerinin faizlerini sileceğiz. Hiç bir çiftçinin ektiği eser, beslediği hayvan hasebiyle ziyan etmesine asla müsaade vermeyeceğiz. Yazın bir tarafa, Kılıçdaroğlu kelamı deyin. Sen üretmezsen milyonlar aç kalır. Bu ülkede alın teri üreten kazanacak.
Para babalarına ve tefecilere de beşli çetelere de müsaade vermeyeceğiz. Bunların iktidarı, havadan para kazananların iktidarıdır. Elinde viski şişesi, bankada milyonları var, faiz elde et, vergi muafiyeti getiriliyor. Emekli vergi veriyor, personel veriyor, endüstrici veriyor, bunlar neden vermiyor. Bu sistemi değiştireceğiz. Merhum Ecevit’in dediği üzere: Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir nizamı getireceğiz. Kırsalda misyon yapan bayanlar ve gençler, bunların toplumsal güvenlik pirimlerini devlet ödeyecek. Bayan diğerine muhtaç olmayacak.
“İktidarımızda bayramlarda emeklilere taban fiyat kadar iki ikramiye vereceğiz”
Bu nizamı değiştireceğiz. Merhum Ecevit’in dediği üzere; “Ne ezilen, ne ezen insanca hakça bir düzen” getireceğiz. Emekliler, EYT’liler. Çözdüler, çözdüler, çözemediler, biz çözeceğiz. Meraklanmayın. İktidarımızda bayramlarda emeklilere minimum fiyat kadar iki ikramiye vereceğiz.
“Sen kim, Bay Kemal olmak kim”
Bay Kemal olmak için evvel ahlaklı olacaksın, kul hakkı yemeyeceksin, adaletli olacaksın, emperyal güçlerin önünde diz çökmeyeceksin. Bay Kemal olmak için Körfez ülkelerine el avuç açmayacaksın, bu ülkenin prestijini koruyacaksın. Bay Kemal olmak için İstanbul Mukavelesi’ni bir hafta içinde yürürlüğe koyacaksın. Sen kim, Bay Kemal olmak kim.
“Sağlıkta şiddeti çözeceğiz”
Sıhhatte şiddet, bunu da çözeceğiz. TBMM’yi harikulâde toplantıya çağıracağız. Tüm sağlıkçılara sesleniyorum. Pazartesi gününden itibaren bu işin takipçisi olacağız. Şayet birileri meclise gelmekten kaçınırsa, kanun teklifine hayır derlerse, iki eliniz yakanızda olsun. Sorun sistemde. Bir hastaya 5 dakika bakacakmışsın. 6 dakika olmazmış. Dünyadan, Anadolu’dan kopmuş bunlar. Ne olduğunu bilmiyorlar. Para meczubu olmayı Allah kimseye nasip etmesin.
“Suriyeli kardeşlerimizi davulla zurnayla göndereceğiz”
Öğreneceğim bunların tamamını, hiç merak etmeyin. Bay Kemal olmak, kemale ermektir. Bunları yapacağım ve öğreneceğim. Kimse memleketin iradesine gölge düşüremez. Sen gidip özel görüşme yapamazsın, yakınlarını oraya taşıyamazsın. Oğlunu devlet protokolünde tutamazsın.”
