7 ile 12 yaşındaki kardeşlerin koruyucu ailesi olup, geniş ailelerine kavuştular

Anadolu Ateşi Dans Topluluğu Ankara Çocuk Akademisi Genel Koordinatörü ve Sanat Sorumlusu ve Beslenme ve Diyet Uzmanı 45 yaşındaki Ateş Ateş ve eşi Gözde Girgin Ateş, bir yıl içinde bekarlıktan büyük bir aile olma yoluna uzanan yolculuklarını AA muhabirine anlattı.

Koruyucu baba olana kadar yaşamının işten ibaret olduğunu ve günün neredeyse tamamını çalışarak geçirdiğini aktaran Ateş, “2020’ye kadar işkolik olan, bekar tek nefer dolaşan bir adamken bir anda hayatı sorgulamaya başladım.” dedi.

Niçin dünyaya geldiğini, hayattaki amacın ne olduğunu bulmaya çalıştığını ve artık bir şeyler yapması gerektiğini anlatan Ateş, “Zaman ilerledikçe insan hayata bir anlam yüklemeye çalışıyor.” diye konuştu.

Ateş, koruyucu babalık fikrinin 5 yıl önce dans topluluğundaki bir çocuğun durumuna ilişkin veli görüşmesi sonrası ortaya çıktığını belirterek, şöyle dedi:

“Bir velimiz, çocuğunun koruyucu annesi olduğunu söyledi. Bana anlattığında çok heyecanlandım ve ‘Evet, benim istediğim de bu.’ dedim. Bir çocuğa sevgi verebilmek ve ona hayat olabilmek istedim. Sorumluluğunu almak ve ona ışık olabilmek istedim. Beş yıl boyunca kendimi tarttım ve 2020’de tek başımaydım ama artık şu an 2 çocuğum ve eşimle birlikte kocaman bir aile olduk.

Oğluma 21 Aralık 2020’de kavuştum, o zaman 6 yaşındaydı. 21 Aralık en uzun gece olarak geçer ama benim en aydınlık günüm oldu. Artık tek başıma değildim, bir oğlum ve ben vardık. 2021 Temmuz ayında evlendim, ardından da kızımızı yanımıza aldık, 4 kişilik bir aile olduk.”

– “KIZIMI GÖRÜR GÖRMEZ ÇOK ETKİLENDİM”

Oğlunun bir de ablasının olduğunu öğrendikten sonra onları birbirlerinden ayırmamak gerektiğini düşündüğünü dile getiren Ateş, şöyle dedi:

“Kızımı görür görmez çok etkilendim. Kuruma gittiğimde, kızımın da o dönem bana ‘Ateş abi’ demesi yüreğime işledi. Kızımla da orada tanıştık, konuştuk ve ‘Seni de mutlaka ya gönüllü ya koruyucu aile olarak yanımıza alacağız, hiç merak etme.’ dedim ve bu serüvenimiz de orada başlamış oldu.

Hayat arkadaşı adayım vardı, bu süreçte ilişkimizin yönü hızlandı ve temmuz ayında evlendik ve kızımıza da kavuştuk. Çünkü, bekar erkeğe kız çocuğu verilmiyordu. Şu an kızımızın gönüllü ailesiyiz, çünkü belli prosedürler var. Biz şu an 4 aylık evliyiz ama koruyucu aile olmak için belli bir süre evli olmak gerekiyor. Hafta sonları yanımıza geliyor, tatillerde birlikte oluyoruz. Evimizde onun da ayrı bir odası var. Biz, bir aileyiz. İnşallah ilerleyen dönemde kızımızın da koruyucu ailesi olacağız.”

– “BANA İLK KEZ ‘BABA’ DEDİĞİNDE AĞLADIM”

Muhteşem bir aileye sahip olduğunu söylerken gözleri dolan Ateş Ateş, hayata bakışının tamamen değiştiğini, daha fazla sorumlulukları olan bir kişi haline geldiğini söyledi. Ateş, kendine sürekli “Neden böyle bir ailem daha önce olmadı?” diye sorduğunu ama her şeyin bir zamanı olduğunu ifade etti.

Geçmişte yaşamadığı çok yeni ve farklı duyguları tecrübe ettiğini anlatan Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ben, çocukları çok seviyordum ama bir çocukla yaşamak ve onun sorumluluğunu almaktan hep korkmuştum. Babalık ve annelik duygusunu anlayamıyordum. Ama ‘baba’ kelimesi var ya gerçekten her şey halloluyor. O sevgiyi hissetmek, çocuğun için bir şeyler yapabilmek, bambaşka bir duygu. Bana ilk kez ‘baba’ dediğinde ağladım. Beni baba yerine koyması, gerçekten yürekten hissederek söylediği ‘baba’ kelimesi, bütün zorluklarla baş etmeye değiyor.”

Çocuklarının gelecekte mutlu insanlar olmasını istediğini dile getiren Ateş, “Çocuklarıma diğer çocuklardan ne fazla ne eksik bir hayat tasvir etmeye çalışıyorum. Öncelikle vicdanlı olmalarını istiyorum. Eğitim hakkı, sevgi, aile olabilmek. Bunları yaşatabilirsek eşimle birlikte ne mutlu bize.” dedi.

Her iki çocuğunun da sanatın içinde olmasını arzu ettiğini ama son kararın onlara ait olduğunu vurgulayan Ateş, “Çocuklarımın sanatla yoğrulmalarını istiyorum. Çünkü, sanatsal bakış açısı, gelecek nesillerde muhteşem sonuçlar yaratıyor. Ülkesine sahip çıkan, vatanını milletini seven, iyi insan olabilme duygusunu almalarını istiyoruz.” sözleriyle duygularını aktardı.

– “ZORLUKLARA ‘EVET’ DİYEBİLENLER, KORUYUCU AİLE OLMALI”

Herkesin koruyucu aile olmaması gerektiğinin altını çizen Ateş, zorluklara karşı güçlü kalabilme sorumluluğuyla hareket edebilecek kişilerin bunu yapmasının uygun olduğunu aktardı.

Ateş Ateş, “Çünkü bir çocuğa hayat olmaya çalışıyoruz. Hayat olmaya çalışırken hayatını mahvetmemek lazım. Zorluklara ‘evet’ diyebilenler, koruyucu aile olmalı. Önemli olan bir çocuğa toplum adına hayat olabilmek. O çocuğu egosu, hırsları olmadan, çıkarsızca karşılık beklemeden bir şeyler verebilmektir.” diye konuştu.

Toplumdan da kendilerine destek olmaları çağrısında bulunan Ateş, “Zaman zaman toplumun mobbingine uğruyoruz ve bu bizi çok üzüyor. Bazı davranış şekli, bizi de çocuklarımızı da üzebiliyor. Bize lütfen manevi destek olun.” ifadelerini kullandı.

– “ÇOK MUTLUYUM, KOLAY OLSAYDI BELKİ DE BU KADAR KIYMETLİ OLMAZDI”

Bir üniversitede öğretim üyesi olan eczacı Doç. Dr. Gözde Girgin Ateş de kısa süre içinde bir eş ve iki çocuk annesi olduğunu anlatarak, eskiye göre hayatın daha zorlaştığını ve yoğunlaştığını söyledi. “Bundan pişman mıyım, asla” diyen anne Ateş, çok mutlu olduğunu söyledi.

Çocuklarına güzel ve sıcak bir yuva vermek istediklerini ifade ederken, gözyaşlarını tutamayan anne Ateş, şunları kaydetti:

“Hayatım anlamlandı. Çocuklarıma sığınacakları liman olabilmek önemliydi. Çünkü, hepimiz eşit şartlarda hayata başlayamıyoruz ve bu bizim tercihimiz değil, seçim yapma şansımız yok, suçumuz da değil. Aile benim için her zaman kişinin arkasında olan liman demektir. Hayat yeterince zor ve bazı çocuklar diğer çocuklardan daha zor koşullarda hayata başlıyor. Onları toplum adına daha iyi koşullara taşıyabilmek için bir vesile olmak istedik.

Anne olmak ise çok güzel bir şey. Onlara hayatta destek olmak istiyoruz. İyi, topluma faydalı, kendi ayakları üzerinde durabilen, kimseye muhtaç olmayan bireyler olsunlar. Özellikle kızım için bu çok önemli.”

Oğlu ve kızından kısa süre içinde çok şey öğrendiğini belirten anne Ateş, şöyle devam etti:

“Egolarımdan arınabildiğim kadar arındım. Bağımsız, başına buyruk her istediğini yapabilen kadın gitti, yerine daha sorumluluk sahibi bir insan, daha duyarlı bir insan geldi. Ben, 40 yaşından sonra biyolojik anneliği düşünmüyordum. Allah, bana anneliği böyle nasip etti. Eski hayatıma kıyasla, şimdi kendi içimde değişmeye başladım ve bu değişiklik hoşuma gidiyor. Çok ama çok mutluyum. Bu kolay olsaydı belki de bu kadar kıymetli olmazdı.”

– “ŞU ANDA ÇOK MUTLUYUM”

Ateş ailesinin 12 yaşındaki kızları ise kardeşiyle birlikte olmaktan mutlu olduğunu söyledi.

Yaşadığı sürece ilişkin duygularını anlatan abla, “İlk başlarda kardeşime çok özlem duyuyordum ve doğruyu söylemek gerekirse güvenmiyordum. ‘Kardeşime bakamayacaklar’ diye düşünüyordum. Tanıdıkça, ben de gelip gördükçe güvenimi sağlayamaya başladım. Kardeşimi onlara emanet edebileceğimi düşündüm. Çünkü, kardeşim benim için her şey ve her zaman öyle olmaya da devam edecek.” dedi.

Abla, artık bir ailesi olduğunu ifade ederek, “Şu anda çok mutluyum.” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir