2 bedende 4 ruh! Hiç kimse kardeşlerin sırrını çözemedi

Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – İngiltere’nin Hexham Kasabası’nda yaşayan Pollock ailesinin küçük kızları Joanna 11, Jacqueline ise 6 yaşındaydı. Ailenin iki kızlarının haricinde 4 tane de erkek çocukları vardı. Çiftliklerinde kendi işlerini yürüten Pollock ailesi 5 Mayıs 1957 yılında büyük bir trajedi yaşadı.  Joanna, Jacqueline ve arkadaşları Anthony bir gün kilisenin bahçesinde oyun oynamak için giderken karşıdan karşıya geçmek istediler. Tam o sırada Marjorie Winn adında bağımlı bir sürücü kontrolü kaybetti ve arabasını kızların üstüne sürdü. Joanna, Jacqueline Pollock kardeşler olay yerinde, arkadaşları Anthony ise hastanede hayatını kaybetti. İki kızlarının ölümünü uzun bir süre atlatamayan ve bu acıyla mücadele etmekte zorlanan Pollock ailesi zor günler geçirdi. Kızlarının kaybından bir yıl sonra anne Florence Pollock yeniden hamile kaldı.

ABLALARININ YERİNE Mİ GEÇTİLER?

Doktor kontrolleri sonucunda Pollock ailesi ikiz bebekleri olacağını öğrendi. Ancak Florense ve John çifti buna inanmak istemedi çünkü ne Florance’nin ne de kızların babası John Pollock’un ailesinde daha önce ikiz dünyaya gelmişti. John aylarca bunun mümkün olmadığını, Florence ise ailede daha önce ikiz doğmamış olmasına rağmen bunun imkansız olmadığını düşündü. Çift o kadar çok tartıştı ki neredeyse bir ara boşanmanın eşiğine bile geldiler. Sonunda doğum günü geldi çattı ve Florence tek yumurta ikizi olan iki kız dünyaya getirdi. Katolik olan ailede özellikle baba John ölen kızları Joanna ve Jacqueline’nin reenkarnasyonla yeniden dünyaya gelmiş olabileceğini düşündü. Tanrı’nın onları cezalandırdığını düşünen John doğan kızlarını günlerce izledi ve onların kesinlikle reenkarnasyonla yeniden dünyaya geldiklerine emin oldu. Ancak Florence hiçbir zaman John gibi düşünmek istemedi çünkü kendi dini inanışına göre reenkarnasyon mümkün değildi.

Tek yumurta ikizi olmalarına rağmen kızlar daha önce hiç görmedikleri, tanışmadıkları ablalarına ilginç bir şekilde benziyorlardı. İkizlerden Gillian daha çok Joanna’ya, Jennifer ise Jacqueline’a benziyordu. Özellikle Gillian’ın lekeleri Joanna’nın vücudundaki lekelerle aynıydı. Jennifer’ın alnında ise Jacqueline’nın aldındaki yara izine benzer bir doğum lekesi vardı. Dikkatli bakınca kızların ölen ablalarıyla olan benzerlikleri ürkütücü geliyordu.

Aileyi reenkarnasyon düşüncesine iten tek şey kızların fiziksel olarak birbirlerine benzemesi değildi. Florence kızları öldükten sonra onlara ait olan tüm giysileri ve oyuncakları kimsenin göremeyeceği bir yere kaldırmıştı. İkizler biraz büyümeye başladıklarında Florence oyuncakları yeniden ortaya çıkardı ve ikizleri izledi. İkizlerden Gillian Joanna’nın oyuncaklarına, Jennifer ise Jacqueline’nın oyuncaklarına koştu.

İKİZLERİN BÜYÜK GİZEMİ

Pollock ailesi bu ve bunun gibi birçok olayla karşı karşıya kalırken belki de onları en derinden etkileyecek olayı henüz yaşamamışlardı. Pollock ailesi 1957 yılında kızları öldükten sonra yaşadıkları bölge Hexham’dan Whitley Bay bölgesine taşınmışlardı. İkizler de Whitler Bay’da dünyaya gelmişti. Yani ikizlerin Hexham’la hiçbir bağlantıları yoktu ve oraya hiç gitmemişlerdi. Ancak Pollock ailesi ikizler biraz büyüdüklerinde ailecek Hexham’a geri dönmek istediler. Bölgede kısa bir tura çıkan aile kızlarında bir tuhaflık daha sezdi. Daha önce buraya gelmediklerine eminlerdi ancak ikizler Hexham’ın her bir köşesini sanki orada büyümüş ve yaşamışçasına biliyorlardı. Ölen ablalarının gittikleri parkı, okullarının arka bahçesinde oynadıkları oyunları taklit eden ikizler her geçen gün ne kadar tuhaf olduklarını başka bir şekilde gösteriyorlardı. Bu olayı gören John Pollock, ikizlerin reenkarnasyonla geldiklerine inanmaya devam etse de, Florence aşırı muhafazakar bir Katolik olduğundan böyle bir şeyin mümkün olmadığı konusunda ısrarcıydı ancak o da yaşadıkları şeyi mantık çerçevesine oturtamıyordu.

KAZA ANINI CANLANDIRDILAR

Kızlar her geçen gün yeni bir şey yaparak ailelerini şaşırtmaya devam ediyordu. Ölen kızlarının yeniden ikiz kardeşlerinin bedeninde dünyaya gelme fikirlerine asla inanmayan anne Pollock, ikizleri bir gün oyun oynarken izlemeye karar verdi. Oynadıkları oyun bir kaza anıyla ilgiliydi. Oyunda Jennifer yerde yatarak acı içinde kıvranıyordu kardeşini o halde gören Gillian ise hemen onun yanında yatıyordu ve ona şarkı söylüyordu. Şarkının sözleri ise şu şekildeydi: “Gözlerinden kan geliyor. Sana arabanın çarptığı yer orası.” Gözleri önünde kızlarının yıllar önce ölen ablalarının son anını canlandıran ikizler, annelerini hayrete düşürdü. Üstelik bu son olay da değildi. İkizlerin çok ciddi bir şekilde araba fobileri de vardı. Bir araba gördüklerinde irkiliyor, rüyalarında sürekli kendilerine araba çarptıklarını görüyorlardı. Pollock ailesi başlarda ablalarının başına gelen bu olayı ikizlerin bir yerlerden duymuş olabileceklerini düşünseler de Pollock ailesi olaydan sonra bambaşka bir yere taşınmış üstelik oğullarını da bu olayla ilgili konuşmaması konusunda tembihlemişlerdi. Peki bu kızlar neden ölmüş ablaları gibi davranıyordu?

HİKÂYELERİ TÜM DÜNYAYA YAYILDI

Pollock ailesi ikiz kızlarındaki bu tuhaflık için tıbbi destek almak istediklerinde hikâyeleri de etrafta konuşulmaya başladı. İkizleri duyanlar onlara hayran kaydılar. Zamanla bilim camiasında yayılan bu olay kimilerine göre kesinlikle bir reenkarnasyondu kimileri ise bunun mümkün olmadığını ancak nasıl açıklayacaklarını bilmediklerini söylediler. Gazetelerde anlatılmaya başlanan bu hikâye Reenkarnasyon Araştırmacısı Dr. Ian Stevenson’ın dikkatini çekti hatta yazdığı bir kitapta da Pollock kardeşleri anlattı. İkizlerin üzerindeki meraklı gözler giderek artmaya başladı. Onların hikâyesini duyanlar İngiltere’ye akın ettiler.

Duyusal algı ve telepati üzerinde çalışan ünlü olan Dr. Banerjee, kızlar için Hindistan’dan İngiltere’ye geldi ve onlarla röportaj yapmak istedi. Pollock kızlarıyla ilgili en güçlü iddia anne ve babasının kızların bilinçaltına bilinçsiz bir şekilde hatıralar yerleştirdikleriyle ilgiliydi. Her ne kadar Florence ve John Pollock bunu reddetse de belki de yaşadıkları ağır travma ikiz bebeklerine bir şekilde duygu aktarımıyla geçmiş olabilirdi.

İkizler doğduktan sonra ilk 5 yıl bu tarz ilginç olaylarla mücadele eden Pollock ailesi kızlar büyüdükçe daha normal davranmaya başladıklarını fark ettiler. Yıllar geçtikçe artık neredeyse ölen ablalarına dair hiçbir belirtiyi taşımıyor, eski korkularından zamanla arınıyorlardı. Kızlar büyüyüp 6-7’li yaşlara geldiklerinde eski davranışlarından eser kalmamış sanki o kadar şey yaşanmamışçasına her şey normale dönmüştü. Pollock ailesi ve ikiz kardeşlerin gizemini keşfedenler akıllarında cevaplanmamış birçok soruyla kala kaldılar. Kızların gizemini ise çözebilen kimse olmadı.

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir